Birgün yazarı Prof. Dr. Aziz Çelik, Ekim 2008 sonrası memuriyete girenlerin, eski-yeni memur ayrımcılığı nedeniyle büyük bir haksızlığa uğradığını belirtti. Çelik, 25 yıl önce reformların tek çatı, norm ve standart birliği iddiasıyla başladığını, ancak gelinen noktada sistemin bir "yamalı bohçaya" dönüştüğünü ifade etti. Bu karmaşa içinde yurttaşların haklarını anlamasının ve geleceği görmesinin imkansız olduğunu vurgulayan Çelik, 5510 sayılı Kanunun eski ve yeni memurlar arasında yarattığı ayrımcılığa dikkat çekti.
Çelik, "5510 sayılı kanuna göre, Ekim 2008 sonrasında memur olarak sigortalı olanlar 'yeni memur', Ekim 2008 öncesinde sigortalı olanlar ise 'eski memur' olarak kabul ediliyor" diyerek, bu ayrımın emekli aylıklarında ciddi farklılıklara yol açtığını belirtti.
Eski ve Yeni Memur Arasındaki Ayrımcılık
Çelik, "Eski-yeni memur ayrımcılığı aylıkları düşürüyor: Emeklilikte memuriyete takılanlar!" başlıklı yazısında memur emekliliklerindeki ayrımcılığı detaylandırdı. 5434 sayılı kanuna tabi memurların prime esas kazançlarının ek gösterge sistemi ve makam, görev, temsil tazminatlarının hesaba katılmasıyla belirlenirken, 5510 sayılı kanunda bu unsurların emeklilikte göz önünde bulundurulmadığını belirtti. Çelik, "Aylık bağlama oranları 5434’te daha yüksekken 5510’da düşürüldü" ifadelerini kullandı.
Ekim 2008 sonrası işe giren memurların emekli aylıkları, ortalama prime esas kazançlarına (PEK) göre hesaplanıyor. Çelik, bu sistemin, derece-kademe ve gösterge sistemine dayanan 5434 sayılı kanundan tamamen farklı olduğunu, memurların unvanlarının, derece ve kademelerinin emekli aylığı hesaplamasında belirleyici bir rol oynamadığını ifade etti. Bu nedenle, Ekim 2008 sonrası memuriyete girenleri büyük bir şok beklediğini belirten Çelik, "Yeni sistemde, memurların çalışma süresi boyunca ödenen ortalama prime esas kazanç büyük önem taşıyor. Son birkaç yıl yüksek bir memuriyette olmanızın ve yüksek maaş almanızın etkisi son derece sınırlı" dedi.